Annesinin kendine okuduğu masalları beğenmeye başlayınca kendi öykülerini yazmaya karar verir. Hayal dünyasının ona sunduğu sonsuz zenginlikle öyküler yazmaya başlar. Artık bir yazar olmuştur ve kitabı vardır. 6 yaşında ilk öykü kitabını yayımlayan Duru’nun hikâyesidir bu. Çocuk edebiyatı dediğimiz zaman hep büyüklerin yazdığı kitaplar aklımıza gelir. Peki, çocuklarımız bu kitaplardan memnun mu? Aileler çocuklarına kitap sevgisini nasıl kazandırmalı? Kötülüklerin kol gezdiği dünyamızda çocukların geleceğini kitaplarla nasıl koruyabiliriz? Dr. Melike Günyüz’e çocuk edebiyatının ülkemizdeki yerini, çocuk kitaplarının içeriğini, maneviyat ikliminden kitaplar sayesinde nasıl nasipleneceğini ve ailelerin kitaba bakışını sorduk. Kendiside iki çocuk annesi olan Günyüz, Erdem Yayınlarının Genel Yayın Yönetmenliğini yapıyor. Babasının mesleğini sürdüren Melike Günyüz, bir çocuğun aileden nasıl etkilendiğinin de en güzel örneği.
Kâinat yaratıldığından beri insanlığa verilmiş en büyük nimettir İslâm. Her nimetin kendine göre şükür tarzı vardır. İslâm nimetinin şükrü ise, ‘Müslümanım' diyenlerin gerçek Müslümanlar gibi yaşaması, hakiki anlamda teslim olmasıdır. Bu dine gönülden bağlanmasıdır. Bu dini yaşamayı ve anlatmayı dert edinmesidir. Yüce Allah'a sevgide ve kullukta, attığı her adımda Kur'an yürüyen, konuştuğu her sözde Kur'an konuşan o peygamberler sultanına sevgide ve itaatte cömert olmasıdır.
“Beş mübarek geceden biri olarak kabul edilen ve yüzyıllardır Müslümanlar tarafından büyük bir coşku ile kutlanan Mevlid Kandili, sanılanın aksine ne Peygamberimiz’in (s.a.s.) sağlığında ne de dört halife devrinde kutlanmamıştır. Peki bu güzel âdet ilk olarak ne zaman başladı?
Bir kandil gecesini bereketlendirmenin en iyi yolu, kalbi Efendimiz için atan meclislerde bulunmak, kalbimizi ve sözlerimizi O’na giden salavatlarla güzelleştirmek…
Sadık Yalsızuçanlar’ın hazırladığı Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed (s.a.v.) adlı çalışma ise, bu tür bir meclise katılma imkânı olmayanlar için güzel bir alternatif.”
Açlığa dayanmak zordur ve çocuk bu zorluğu dener Ramazanda, hem de hiçbir zorlama olmadan… Hatta çoğunlukla onlar büyükleri zorlar, oruç tutabilmek adına. Önce merakla gözlemler çocuk, gün boyu, akşam ezanına kadar bir şey yemez-içmez büyükler.. sonra akşam ezanına yakın mutfaklar canlanır, aile toplanır, kimi zaman misafirler katılır sofraya, kimi zaman başka sofralara misafir gidilir… ve gecenin bir vakti, evde yine bir telaş, mutfak yine hareketlenmiştir. Aile büyükleri sofradadır. Öğrenir ki, bu değişiklikler "oruç tutabilmek" adınadır. O da "oruç tutmak" ister.
Nefsin tuzaklarından biri de "ben de de yok, olsa vermez miyim" tuğlalarıyla örülüdür. Elindeki bir avuç hurmayı korkusuzca bölüşen sahabinin, malının yarısını, hepsini, İslam dininin yükselmesi uğruna bağışlayan sahabeye bakıp, "onlar verir tabii, benim yok ki" deyip de infaktan geri durduğunu düşünmek bile istemiyor insan. İyi ki böyle değilmiş örnek nesil.
Sevginin ifadesinde tılsımlı bir yön vardır; içten söylenmiş bir sözcük, görünenin arkasında saklı duranı anlama gücünü ve savunmacı olmayan, tarafsız bir yaklaşımla kendini sağlıklı değerlendirebilme becerisini ortaya çıkarır. Yapıcı her eleştiriyi kişiselleştirme yanlışına düşmekten bizi korur.
Kandil geceleri, gecenin rabbanî tecellilere ayna oluş sırrının en güzel bir yansımasıdır. "Geceyi ihya etme"nin "gündüz tutulan oruç"la birleştiği bu mübarek gün ve geceler, zamanı değerlendirmek, ömrü boşa geçirmemek için de bir terazidir.
Birbirinden güçlü kahramanlar, bir dokunuşta bütün dünyayı değiştiren elinde sihirli değneklerle gezen cadılar, uçan arabalar, uzay gemileri… Çocuklarımızın dünyasını süsleyen rengarenk çizgi filmlerin vazgeçilmez unsurları bunlar. Sevgili anne, baba ve örğetmenler! Hayal dünyaları bu unsurlarla şekillenmiş olan çocuklarımıza peygamberimizi ve onun ashabını en güzel örnek olarak sunmak istediğinizi biliyoruz. Bu yazımızda peygamberimizin güzel sahabelerini ele alacağız. Onları anlatmaya çalışacağız. Biz büyükler sahabeleri iyi tanırsak, yavrularımız da onları en güzel bir şekilde tanır ve örnek alırlar.
Kur’ân-ı Kerim, Hz. Peygamber’in hanımlarını “müminlerin anneleri” olarak nitelendirmiş, “Peygamber, müminlere canlarından daha evladır. Peygamber hanımları müminlerin anneleridirler...” (Ahzab, 33/ 6) ve bu hanımlara tanıdığı saygın mevkiyi, müminlere (Hz. Peygamber’in vefatından sonra da) onlarla evlenme yasağı koyarak pekiştirmiştir. (Ahzab, 33/ 53) Şu var ki Peygamber hanımlarının müminlerin anneleri kabul edilmeleri hürmet ve ihtiram bakımından olmuştur. Bu sebeple nikahları haram, tazimleri ise farzdır, diğer konularda ise müminlere diğer kadınlar gibidirler.
Rasûlullah’ın sofrası yiyecekler bakımından fakir, fakat muhtaçlara yardım ve Allah’a şükür bakımından sofraların en zengini olmuştur.
KURTULUŞ İÇİN BİR VESİLE:"MEVLİD" Modern zamanların işgali altında yorulan gönül dünyamızı, yaklaşan Mevlid Kandili’nin arı duru ikliminde dinlendirmeye ne dersiniz? Yüzyıllardır evlerimizde, mescidlerimizde ve kalplerimizde yankılanan Mevlid-i Şerif’i yeniden okumak, bunun için iyi bir vesile… Ne de olsa o “Vesiletü’n Necât”… Yani kurtuluş için bir vesile…
Bu yolculukta Kur’an ondan ikinin ikincisi olarak bahsediyor, adı anılmaya layık bir insan olarak peygamberimizin zamanı başlatan yolculuğunda yanı başında yer alıyor. Birlikte çıkıyorlar Medine yoluna. Aslında Mekke’de de birlikte yola çıkmışlardı.
Çocuklar güçlü olanı ya da güçlü olmayı severler. Bu elbette doğaldır. Ama burada önemli olan çocukların güç-güçlü olmak mefhumu ile özdeşleştirdikleri kahramanları kimlerdir? Ve nasıl kahraman olmuşlardır? Öldürerek mi kahraman olmuşlardır? Yok ederek mi?
Gazze’de ve dünyanın dört bir yanında yaşanan yürekler acısı zulmün karşısında maddi desteklerin yanı sıra; mümin kardeşlerimizin yüreğine serinlik, yaralarına ilaç olabilmenin en güzelidir dua.
Günahlardan arınma mevsimi olan üç ayları, Rabbimizin bizlere hediye ettiği ramazan bayramını, içinden hac ve kurban bayramı geçen zilhicceyi geride bıraktık. Şimdi yeni bir hicrî yılın, yeni duaların ve yeni ümitlerin heyecanı ile dolu gönüllerimiz. Bu heyecanla evlerimizde aşûreler kaynıyor, kalplerimiz ise iyi bir yıl geçirmenin duasıyla çarpmakta.
“Bir yavrumuz oldu. Yerlerin ve göklerin övdüğü, Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimize benzesin, onu ahlakını örnek alsın istedik. Ona en güzel ismi vermek istedik, ne yapalım?” diyorsanız bu yazıyı dikkatle okuyun.
Birbirinden güçlü kahramanlar, bir dokunuşta bütün dünyayı değiştiren elinde sihirli değneklerle gezen cadılar, uçan arabalar, uzay gemileri… Çocuklarımızın dünyasını süsleyen rengarenk çizgi filmlerin vazgeçilmez unsurları bunlar. Sevgili anne, baba ve örğetmenler! Hayal dünyaları bu unsurlarla şekillenmiş olan çocuklarımıza peygamberimizi ve onun ashabını en güzel örnek olarak sunmak istediğinizi biliyoruz. Bu yazımızda peygamberimizin güzel sahabelerini ele alacağız. Onları anlatmaya çalışacağız. Biz büyükler sahabeleri iyi tanırsak, yavrularımız da onları en güzel bir şekilde tanır ve örnek alırlar.